Bölüm 1: Ryuk’un Defteri

124 0 12 Ağustos 2024 1 Oy

  Tsukuru Mishima’nın nakli sırasında, “Neden deli gibi Kira’nın halefini aradığımızı sana söyleyeyim mi?” dedi Ryuk. 

 “Ölüm tanrısı sıradaki Kira’yı bulmamız halinde, emekliye ayrılınca tahtını Kira’yı bulan kişiye devredeceğine söz verdi. Bu yüzden sıradaki Kira bulunana kadar defterleri Dünya’ya atma oyunu bitmeyecek.” 

“Hayır, çoktan bitti. Altı defteri kimsenin bulamayacağı bir yerde saklayacaklar. Yedincinin hiçbir özelliği olmayacak. Kural böyle değil mi?” dedi Mishima. 

Ryuk “Kural öyleyse ne olmuş? İnsanların açgözlülüğü eninde sonunda defterleri çalmaya çalışmalarına sebep olacak. Benim için eğlence asla bitmez,” dedi ve her zamanki ürkütücü kahkahası ile Mishima’ya elveda etti.  

 Tıpkı söylediği gibi de olmuştu. Defterlerin nakli sırasında terörist bir grup nakil aracına saldırmış, altı defterin dördünün yanmasına sebep olmuşlardı. Diğer iki defter ise yolun çok uzağına fırlamış, teröristlerin alanı terk etmek zorunda kalmalarıyla birlikte sahipsiz kalmıştı. 

 Normal şartlarda defter sahibi isterse defteri kullanmayabilir ve hatta bir başkasına devredebilir. Ancak Masayuki -L- Arai defteri bir başkasına devredemeden ölmüştü. Diğer defterin sahibi olan Mishima ise artık defteri kullanmak istemiyordu, yani yeni Kira olamazdı. 

 Beppo kendi insanı olan Mishima’nın adını deftere yazdı. Ölüm meleklerinin defter sahiplerini öldürmemeleri için herhangi bir yazılı kural yoktu. Beppo artık hem Mishima’nın defterine hem de L’in defterine sahipti. 

 Bazı ölüm meleklerinin aksine Beppo insanları çekici veya eğlendirici bulmuyordu. Onları bir baş belası olarak görüyordu. Bu yüzden defterleri aldı ve ölüm meleklerinin yaşadığı çürümüş diyara geri döndü. 

“Ryuk’un defterlerinde bir hile falan mı var?” diye sordu Kuraku. 

“Sadece Ryuk’un defter kullanıcılarının zeki olması bizim suçumuz değil,” diye cevap verdi Beppo. 

“Peki bu fazla defterleri ne yapacaksın?” 

“Bizim ihtiyar son zamanlarda fazladan defter dağıtıp duruyor. İstersen sana verebilirim.” 

“Öyleyse şu başlığı İngilizce olan defteri alayım.” 

 Beppo, “Death Note” başlıklı defteri Kuraku’ya verdi.  

“Sen de mi gidiyorsun?” 

“Eh, Dünya’da eksik olan beş defter daha var değil mi?” diye yanıtladıktan sonra Kuraku, İnsan Dünyası ile Ölüm Meleği Diyarı arasındaki geçide atladı. 

*** 

 “Kayıp defterlerin nerede olduğu konusu ise şimdilik bilinmiyor. Ancak henüz bir Kira yargısı bulunmamakta,” konuşan kişi Kan TV spikeri Meltem Duyar’dı. Kendisi Kira’nın destekçisi olmakla birkaç defa sorguya alınmıştı. Ancak Türkiye’de Kira davaları pek görülmediği için Meltem’in Yagami Light ile bağlantısı ispatlanamadığından suçlamalar düşmüştü.

 Umut ders çalışırken Kan TV’yi açmıştı. Gürültüsüz ortamlarda okuduğunu daha iyi anlıyordu.

 Çalışması bittikten sonra masasındaki defterleri tek tek toplamaya başladı. Defterlerini kitaplığına koyacakken yerde siyah kapaklı daha önce görmediği bir defter gördü. Üzerinde “Death Note” yazıyordu.

 Kardeşinin veya bir arkadaşının şaka amaçlı hazırladığını düşündü. 

“Bir ölüm defteri mi? Tabi, neden olmasın. Hem de benim odamda,” diyerek dalga geçiyordu. 

 Defterlerine raflara yerleştirdikten sonra yerdeki ölüm defterini eline aldı, kapağını açtı.

 

How to Use It?

  • The human whose name is written in this note shall die.
  • This note will not take effect unless the writer has the person’s face in their mind when writing his/her name. Therefore, people sharing the same name will not be affected.
  • If the cause of death is written within the next 40 seconds of writing the person’s name, it will happen.
  • If the cause of death is not specified, the person will simply die of a heart attack.
  • After writing the cause of death, details of the death should be written in the next 6 minutes and 40 seconds.

Neyse ki İngilizcesi iyiydi.

“Ne şaka ama, ‘Bu deftere adı yazılan kişi ölür,’ mü? Gerçekten bu kadar ileri gitmiş olamazlar.”

Gerçekten de bir şaka için fazla gerçekçiydi. Onlarca kuralı tek tek öğrenip yazmış olamazlardı. Birkaç tanesini salladılar desek bu defa da bu kadar emek vermeleri saçmaydı. Üstelik şu an onu gören hiç kimse yoktu, tepkisini kayıt edemedikten sonra böyle bir şakanın ne anlamı kalırdı?

“Denemek zorundayım,” diye düşündü.

“Bekle. Gerçekten işe yararsa birini öldürmüş olurum. Üstelik Kira olaylarından dolayı bu tarz şüpheli ölümler artık daha fazla takibe alınıyor. 2006’da yaşamıyoruz. Gerçi ne fark eder? Sanki parmak izimi falan bulacaklar ya.”

Tıpkı Kira gibi bir suçluyu öldürürse kendisiyle bağlantılı olduğu daha zor anlaşılabilirdi. Yakınından birisini öldürürse bariz bir şekilde yeni Kira olduğunu ilan etmiş olurdu.

“Kira olaylarının durmasıyla birlikte Dünya çapında yeniden suç oranı artıyor. Eşini satırla doğramakla şüpheli olan Mahir İpek sorgulaması sırasında ‘Kira artık yok, en fazla birkaç yıl yatar çıkarım’ dedi ve suçunu itiraf etti,” Meltem Duyar haberleri sunmaya devam ediyordu.

“İşte bu! Hadi adamın yüzünü gösterin artık!”

Umut kimi öldürebileceğini bulmuştu, üstelik adını da biliyordu. Artık sadece yüzünü görmesi gerekiyordu.

“RTÜK kuralları gereği olaylardan sonra çekilen fotoğraflarını maalesef televizyonda gösteremiyoruz. Ancak Twitter hesabımızda paylaştık,” Meltem Duyar Kira’nın iradesinin yaşamayı sürdüreceğine inanıyor, yeni bir Kira çıktığında öldürülmesi gerektiğine inandığı suçluların yüzlerini sosyal medyada ifşa ediyordu.

“@kantvmeltemduyar mıydı hesabı?”

Twitter’a girdi. Hesabı baştan aşağıya inceledi. Meltem, onlarca suçluyu isimleri ve yüzleriyle ifşa ediyordu. Üstelik haber başlıklarını da Türkçe değil İngilizce yazıyordu.

“Mahir İpek! İşte buldum!”

Defterin ilk sayfasını açtı.

“Bekle. Defter daha önce kullanılmış olsaydı sayfaları dolu olmaz mıydı? Her neyse.”

Mahir İpek, 6 Mart 2023’te dilini ısırarak intihar eder. Son sözlerinde kekeleyerek “Bu Kira değil, bu gerçek tanrı!” diye haykırır.

“Şimdi ölümü doğrulamam gerek. Bu belki biraz zaman alabilir.”

“Gerçekten de Ryuk’un defterinde bir hile olmalı,” diyerek belirdi Kuraku. Umut kafasını arkasına çevirdi ve yatağında oturmakta olan Kuraku’yu süzdü. Hiçbir şey söylemeden öylece izliyordu. Kuraku da tek kelime etmemişti. Birkaç saniye sonra,

“Ölüm meleği, demek böyle görünüyorsun,” dedi Umut.

“Tepkin bu kadar mı?”

“10 yıldır ölüm meleklerinin gerçek olduğunu biliyoruz. Defterleri Dünya’ya attığınızı da biliyoruz. O halde bana zarar vermeye gelmiş olamazsın. Korkmamı mı bekliyordun?”

“Ah evet. Son yüzyılda pek çok insan ölüm meleklerini doğrudan gördü. Haklısın. Yine de biraz korkulmayı hak ediyor olmalıyım.”

“Korkulmak mı? Tapılmaktan bahsediyor olmalısın. Bana güç veren birinden neden korkayım?”

Umut defterlerin varlığını öğrendiğinden beri kendisinin de bir defteri olmasını istemişti. Hatta bazı geceler rüyalarında bile ölüm meleklerini görüyordu.

“O halde başlayalım,” dedi ve defterin kapağını yeniden ciltleyip sırt çantasına koydu. Ertesi gün sınavı vardı. Ölüm meleğine ayıp etmek istemezdi ama artık sıradan olmayan yaşamı boyunca sıradan bir insanı oynamak zorundaydı.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

Ayarlar

×

Bölümler

×

Metin Raporla