“TİTRE VE KENDİNE GEL TÜRK EVLADI!”
diye haykırdı ulu bir ses ikinci kez.
Bora kendinden geçmiş bir şekilde yerde yatıyordu. Ağzından, gözlerinden ve kulaklarından kara kanlar akıyordu.
“TİTRE VE KENDİNE GEL TÜRK EVLADI!”
diyerek bu sefer daha kudretli bir şekilde haykırdı ses.
Bora bir sara hastası gibi titremeye başladı. Titremesi yavaşlayıp, durmaya yakın gözleri hafifçe aralandı.
“Sonunda kendine geldin.”
Bora halen kendine gelememişti. Düşük bir sesle konuştu.
“Kim var orada? Bana ne oldu?”
Ses Üç parçaya bölündü. Ulu bir ses “Tin”, Kükreyen bir ses “Yaratım”, Gıcıdıryan bir ses “Yok oluş” dedi. Ardından üç ses aynı anda konuştu “Sen artık bir insandan daha fazlasısın, artık ‘ÜÇ YOLUN ŞAMANISIN’, şimdi doğrul ve kalk yerinden!” diyerek kükredi
Bora yerinden doğrulmaya çalışarak
“Rüya mı?” dedi.
Bunu dediği anda, alevler kollarını yakmaya başladı. Bora çığlık atmak istedi ancak boğazının içindeki ses telleri de yanıyordu.
“Sence bu acı rüya gibi mi geliyor sana?” dedi ve alevler yok oldu.
Bora’nın gözlerinden yaşlar akıyordu, ağlayarak “Lütfen yapma” diyerek yalvarmaya başladı.
Tekrardan alevler Bora’yı yakmaya başladı
“BİR TÜRK EVLADI, BİR ŞAMAN BÖYLE YALVARAMAZ!” diyerek öfkeli bir sesle kükredi yüce ses.
Alevler tekrardan sönmüştü. Bora tekrar yanmaktan korkarak zorla ağlamasını durdurmaya çalıştı.
“Ne yapmamı istiyorsun” dedi acıklı bir sesle.
“Üç yolun şamanı olarak, insanlığı korumalısın!”
“Neye karşı korumalıyım?” Boranın sesi merak doluydu.
“Yakında öğreneceksin şaman. Çok yakında…” diyerek ses kaybolmaya başladı.
“Anlamıyorum” diyerek dizlerinin üstüne çöktü Bora. Ne kadar tekrar seslenirse seslensin, sesten herhangibi cevap gelmedi. Titreyerek ve sendeleyerek odasına gidip yattı.
Sabah uyandığında vücudunu aşırı iğrenç bir koku sarmıştı. Hızlıca banyoya gitti. Üstünü çıkardığında, vücudu normalden daha kaslıydı, aynadan kendine baktığında daha büyümüş ve vücudu kas doluydu. Galiba dün gece yaşananlar bir rüya değildi diye düşündü. Duş alıp çıktıktan sonra, çarşafların da kokmuş olduğunu görünce tüm çarşafları da değişti.
Dün gece yaşananları düşünmek için, dışarı çıktı ve yürümeye başladı. O ses neydi? Vücudumun bu hale gelmesi ve Üç yolun şamanı da neydi? Neden korumalıydım tüm insanlığı? diye düşünmeye başladı.
Bora düşüncelere aşırı dalmış bir şekilde yürüyordu.
“Bora, Bora, BORA!” diye seslenen Umut sayesinde kendine geldi.
“İyi misin Bora?”
“Ha, evet iyiyim, sadece biraz dalmışım da.”
“Eğer bir şey olduysa anlatabilirsin”
“Yok gerçekten sadece dalmıştım.”
“Anlıyorum. Beraber yürümek ister misin?”
“Tabii olur”
Umut ve Bora beraber yürümeye başladılar. İkisi de konuşmadan sessizce yürüyordu ve sessizliği Umut bozmaya karar verdi.
“Dün akşam bu kadar uzun ve kaslı olduğunu fark etmemiştim” dedi şaşırmış ve meraklı bir sesle
“Ha şey. Ahhh. Karanlıktı ya ondan” Bora pek yalan söylemeyi beceremediğinden, ne dese bilememişti. Hem dün yaşananları anlatsa ona kim inanırdı ki. Deli diyerek hastaneye yatırırlardı muhtemelen.
Bir süre daha havadan sudan konuştuktan sonra yurda geri döndüler ve yarın okula gittiklerinde, yemekhane de buluşmak için sözleştiler. Henüz saat çok erken olmasına rağmen Bora’yı garip his ve yorgunluk kaplamıştı. Yatağa erkenden girip uyudu.
Sabah Odada 6 tane çalan alarm sesiyle uyanmıştı. (Yurt hayatına hoş geldin Bora)
Üstünü giyinip, okula gitti. Okula geldiğinde sınıfta herkes sessizce oturuyordu. Bir kaç kişi aralarında oturmuş konuşuyordu. Bir yere geçip oturdu ancak kimse onunla konuşmuyor veya tanışmaya gelmiyordu. Zaten genellikle yeni bir ortama gittiğinde insanlarla tanışmakla zorluk çekerdi. Hoca sınıfa girdi ve tahtaya adını yazdı.
“Ünsal YILMAZ”
“Merhabalar bu sene ilk derse girmek bana nasip oldu. Bu dönem Klasik Arkeoloji dersinize ben gireceğim. Tabii bugün ilk gün olduğu için ders işlemeyeceğiz. Herkes sırayla kalksın; Adını-Soyadını, Bölüme neden geldiğini söylesin.
En baştaki kızdan tüm sınıf kendini tanıtmaya başlamıştı. Her yeni bir kişiden sonra Bora’nın karnına ağrılar girmeye başlamıştı. Kafasının dönmeye başladığını hissetti, her şey etrafında dönüyordu. Gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. Gözlerini tekrar geri açtığında, insanların üstünde garip kutucuklar vardı. İnsanlar kendilerini tanıtırken, isimlerini önceden içinden söylüyordu.
–
İsim : Nazlı Tarhan
Irk: İnsan
Sınıf : Belirlenmemiş
Güç : 5
Dayanıklılık : 3
Çeviklik : 4
Tin : 1
Hoşlandığı şeyler: Video oyunları, kitaplar ve sevimli hayvanlar
Hoşlanmadığı şeyler: Kibirli insanlar, Böcekler
–
“Bu bilgiler tam olarak neydi?” dedi kendi kendine. Tam bunları düşünürken sıra kendisine gelmişti. İsmini söylemek için ayağa kalktı “Ben Bora-” tam ismini söylerken, öğretmen paramparça olmuştu. Her yeri kan ve organ parçaları kapladı.
Yorumlar