Sürüm 4.1 Dövüş Kulübü
Aetherion Prime, oldukça gelişmiş bir şehir olsada, arka sokaklarında bağzı gizli etkinlikler olabiliyor. Bir dövüş kulübü şehrin bir arka sokağında eski bir depo binasında, yer alıyordu. Kulübe girişi, sadece belirli kişiler tarafından bilinen gizli bir kapıdan yapılır.
İçeride loş ışıklandırma, yoğun bir duman tabakası ve dövüşlerin sesleri hakimdi. Duvarlarda grafitiler, eski dövüş posterler yer alıyor. Ortam oldukça gergin ve enerjik. Kapıda iri yarı güvenlik görevlileri bulunur ve içeriye sadece davetliler veya kulübün tanıdığı kişiler alınıyordu.
**********
Sürüm 4.2 Silas PyroShock
Ring alanı deponun ortasında olan yükseltilmiş basit bir dövüş alanı. Ringin etrafı, seyirciler tarafından çevrilmiştir. Çoğu seyirci ayakta durur ve dövüşleri heyecanla izlerler. Çeşitli toplum kesimlerinden insanlar burada toplanır. Suçlular, bahisçiler, dövüş meraklıları ve adrenalin arayan maceraperestler bu kulübün düzenli ziyaretçileridir.
Herkes heyecanla sıradaki dövüşü beklerken, ringin ortasında bir spiker olan adam etrafındaki seyircilere, enerjik bir duruşla “Büyük bir heyecan var, biliyorum. Asıl dövüş şimdi başlıyor,” yüksek sesle enerjik hareketlerle ringin kenarına çekildi, “Şimdi karşınızda Silas PyroShock,” yüksek sesle bağırarak ringe doğru gelen kişiye döndü.
Ringe çıkan Silas, olağanüstü karizması ve belirgin yüz hatlarıyla dikkat çekiyordu. Saçları, köklerinden uçlarına kadar renk değiştirerek, parlak sarıdan ateş kırmızısına dönüşen kısa ve hafif dalgalıydı. Bu renk geçişi, saçlarına adeta bir alev gibi görünmesini sağlıyordu. Saçları alnının üzerine hafifçe düşerek ona asi ve etkileyici bir hava katıyordu.
Silas’ın gözleri ise adeta birer mücevher gibiydi. Parlak yeşil gözleri, derin ve dikkat çekici bakışlarla doluydu. Bu gözler, gören herkesi etkisi altına alacak kadar derin ve büyüleyiciydi. Kaşları kalın ve belirgindi, yüzüne sert ve kararlı bir ifade katıyordu.
Yüz hatları keskin ve belirgindi. Elmacık kemikleri yüksek ve belirgin, çene hattı ise güçlü ve kareydi. Bu hatlar, yüzüne keskin ve güçlü bir görünüm kazandırıyordu. Burun orantılı ve düzgündü, dudakları ise ciddi ve kararlı bir ifadeyle hafifçe sıkılmış gibiydi.
Silas, kırmızı bir blazer ceket ve koyu yeşil düğmeli gömlekle modern ve şık bir görünüm sergiliyordu. Bu kıyafetler, onun güçlü ve karizmatik doğasını mükemmel bir şekilde tamamlıyordu. Silas’ın genel görünümü, hem fiziksel gücünü hem de kararlılığını yansıtıyordu.
Kenara çekilmiş olan spiker, ringin diğer tarafına yönelerek, “Evet, şimdi bu köşede son zamanlarda, rakiplerini sırasıyla alt ederek yükselmiş olarak karşınıza çıkıyor. Ethan Darke, karşınızda,” heyecanla ringe doğru gelen kişiye bakarak haykırdı.
Ethan Darke, denilen kişi oldukça kuvvetli kaslı bir adam, saçları yok denecek kadar azdı. Sıfır kollu siyah tişörtle kollarının iriliğini sergiliyordu. önceki dövüşleri kazanarak silas’ın karşısına çıkmıştı. Ethan, ringde karşısında duran Silas’a odaklanmış onu boydan süzdü, “Sonunda PyroShock, HAHAHA! Bakalım ne kadar iyisin,” dedi küçümseyen tavırla.
Silas, Ethan’a sırıttı, “Haa, fazla merak iyi değildir,” diyerek alay etti. Silas’ın elinde küçük bir alet vardı, silindir şeklinde 50 cm uzunlukta. Silas elindeki silindiri sıkıca kavrayarak Ethan’a doğru uzattı, yere paralel bir şekilde aniden silindirin iki ucuda uzadı. 2 metreye yakın uzunlukta sopaydı, bir Bo sopası. Silas, elindeki sıpayı ustalıkla çevirip ucunu dik bir şekilde yere vurdu, Bo sopası elinde Ethan’a baktı, “Hazırım gel bakalım,” dedi.
Silas’ın kişisel silahı olan Bo sopası, yüksek teknolojiyle donatılmış küçülebilen ve kolaylıkla yanında taşıyordu. Kırmızı renkte olan Bo sopası, mor ve sarı renklerle detaylandırılmış, dikkat çekici görünüme sahip.
Ethan hemen elinde beyzbol sopasını hazırladı, “Seni yenmek için çok kişiyi patakladım. Şimdi sıra sende,” dedi. Sopayı sıkıcı tutup Silas’a sağlam bir şekilde savurdu. Silas çok rahat bir şekilde geri bir adım attı, Bo sopasıyla gelen beyzbol sopasını engelledi, “Bak, gitti,” dediği anda Ethan’ın elindeki beyzbol sopası savrularak ringin dışına, seyircilerin arasına uçtu. Neyseki kimseye zarar gelmedi, seyircilerden biri sopayı alarak, “SILAS, SILAS!” tezahürat ederek beyzbol sopasını salladı.
Silas, Bo sopasını küçültüp silindir haline getirdi, havaya fırlattı, tavanda eski püskü bir avizeye takılı kaldı, öylece durdu. Silas yumruklarını hazırlayarak, “Belki, böyle alt edebilirsin beni. Herşey serbest olsa da, kimse sopaların birbirine çakışmasını izlemeye gelmiyor değil mi?” Dedi alaycı sırıtışıyla.
Ethan homurdandı, “Pekala o zaman,” diyerek ilk hamlesini başlattı. Seyirciler büyük coşkuyla olan dövüşü izliyor, Ethan sert yumruklarıyla, Silas’a vuruyor, Silas ise gelen darbeleri zor karşılıyor, bir çok başarılı yumruğu, suratında, karnında hissetti, Silas gelen darbelerle, gülüyordu sanki zevk alıyordu.
Ethan, biraz geri çekilip bir nefes aldı, “Haa! Bu kadar mı? Böyle giderse halin kalmayacak,” dedi. Silas yumruklarını hazırladı, “Ne duruyorsun? Daha bitmedi,” bu sefer Silas saldırdı. Ethan, gelen yumrukları, karşılayarak engelledi, ama son gelen yumruk sağlam bir şekilde şakağına isabet etti. Ethan o anda gözleri karardı, Silas’ı görmeye çalışarak, sonraki gelen hamleleri engellemeye çalıştı. Silas, son bir yumrukla karnına vurdu, Ethan, dayanamadı yere, ringin ortasına yüz üstü yığıldı.
Ringin etrafındaki herkes haykırarak Silas’ı tezahürat etti. O anda ringe gelen spiker, aynı zamanda hakemdi yerde duran Ethan’a yaklaşarak eğildi, “Devam edebilecek misin?” diye sordu. Ethan, kendinde değildi, sadece homurdandı, “Uhh…” Spiker gülümsedi, ayağa kalktı, seyircilere göz gezdirerek, “Evet, Ethan aramızda değil şu an. Kazanan, Silas, Silas PyroShock,” diyerek ilan etti.
Silas, hayal kırıklığına uğramış ifadesiyle, “Bu kadar mıydı?” yere başını eğdi, “Sanırım beni alt edecek kimse çıkmayacak.” Spiker, hemen Silas’a yaklaştı, “Hey, Silas kazandın yine. Hiç şaşırmadım desem yeridir,” dedi gülümseyerek. Silas elini kaldırıp açtı, eski püskü avizeye takılı kalan sopası eline düştü. Sonra ringden inmeye başladı, “ben gidiyorum. Haa, Ethan’a benim kazancımdan hastane masraflarını karşılarsın,” diyerek seyircilerin arasında yürüyüp gitti.
Dövüş kulübündeki ikinci kattaki odaya çıkan metal merdiven vardı. Merdiven doğrudan odaya çıkıyor, odanın içinden ringi net bir şekilde gören büyük yatay bir pencere vardı. Bir adam içerde bir koltukta oturup dövüşü izlenişti. Viktor Kane idi bu. Yanında duran bir adamı sakince, “Efendim, şu olay hakkında hala kayda değer bir ilerleme yok hala,” dedi.
Viktor, başını çevirip oturduğu koltuktan adamına baktı, “Şu işe bak, şurada biraz kafa dağıtmak istiyordum, ama sizin başarısızlığınız beni hala deli ediyor. Bana Elias’ın en çok görüştüğü kişileri araştırıp listesini çıkarın, hemen,” diyerek emir verdi. Hiç rahatını bozmadan pencereden aşağıda olan ringe baktı. Viktor’un küçük bir hobisiydi burda dövüşleri izlemek.
************
Sürüm 4.3 Naturis
Silas, dövüş kulübünden çıkmış ve sokakta yürüyordu. Silas, bir Naturis olan kimselerin bilmediği bir varlıktı. Naturisler doğanın element güçlerini kullanabilen güçlü gizemli varlıklardır. Dövüşte hiç bir şekilde güçlerini kullanmamıştı, ama fiziksel gücüyle istemesede hep öndeydi.
Silas, eskiden Spectre Corps isimli bir paralı asker grup üyesiydi. Şimdi ise Aetherion Prime, şehrinde sakin ve durgun bir hayat geçiriyordu, en azından çabalıyordu. Silas bunu, kimseye söylememeyi tercih ediyordu.
Silas’ın kıyafeti, kırmızı bir blazer ceket ve koyu yeşil düğmeli gömlekle modern ve şık bir görünüm sergiliyordu. Bu kıyafetler, onun güçlü ve karizmatik doğasını mükemmel bir şekilde tamamlıyordu. Silas’ın genel görünümü, hem fiziksel gücünü hem de kararlılığını yansıtıyordu.
Akşam üzeri saatlerinde Silas, şehrin arka sokaklarında yürürken bir devriye robotu onu inceledi, Silas hiç umursamadı yürümeye devam etti. Robot birden durdu, “Silas PyroShock, yasadışı dövüş etkinlikleri, bahis suçların olduğu tespit edilmiştir. Lütfen, hemen teslim olunuz ve benimle merkeze gelmelisiniz.” Silas merakla robota baktı, “Haa, cidden mi? güzelmiş,” dedi, sonra hiç umursamadan yoluna devam etti.
Robot, Silas’a doğru hızla yürürken birden durdu, gözlerinde mavi ışık söndü, öyle heykel gibi kala kalmıştı. Silas arkasını dönüp baktı, “Şu hale bak, şimdi de arıza yaptı, hehe,” dedi sırıtarak, tekrar önüne dönerek yürüdü.
Silas yürürken arkasından konuşan Robotun sesi geldi, “Silas PyroShock, son derece tehlikeli ve tehditsin,” o anda robot silahını çıkarttı, Silas’a ateş etti. Silas, eski asker olarak bu gibi durumları çok iyi hissedebiliyordu. “Ne oluyor böyle? Şimdide de beni vuracak mı?” hızlıca içinden düşündü, ve hemen atik hareketlerle dönerek gelen mermiyi Bo sopasıyla engelledi. “Hey! öyle kafana göre kimseyi vuramazsın,” dedi Silas, karşısında dikilmiş robota baktı.
Robot, hiç tepki vermedi, uyarısına devam etti, “Silas PyroShock, silahını at ve teslim ol,” yine ateş etmeye başladı. Silas, robota doğru koştu, “Bu olamaz, bu robotları biri mi kontrol ediyor, ama kim?” düşünürken, gelen mermiyi sobasıyla engelledi. Silas hızla robota doğru hamle yaptı, gücüyle Bo sopasını elektrikle kapladı. “Böyle teslim alamazsın beni ahmak teneke,” robotun vücuduna sertçe vurdu, elektriğin gücüyle robotun gövdesi ciddi bir şekilde hasar aldı.
Robot yere devrildi, Silas robotun kapanmadığını görünce sordu, “Siz, böyle öldürücü değilsiniz, neden?” Robot yerden Silas’ baktı, “Silas, çok fena yaralandım, sanırım öleceğim,” robot öksürük sesleri çıkarttı. “Ah! Silas, Sen çok iyi bir kötü adamsın, bu yüzden sana mirasımı bırakıyorum,” iki öksürük sesi daha çıkarttı. Silas, şaşkınca, “Ne? Ne saçmalıyorsun?” Robot, kesik kesik ses efekti yaparak, “Silas, mirasım diğer robotlar. Onlara iyi bak,” son öksürüğüyle robot kapandı.
Silas, olduğu yerde durdu, “Bu da neydi be?” o anda arkadan üç robotun sesi geldi. Üçüde aynı anda konuştu, “Silas PyroShock, yasadışı dövüş etkinlikleri ve bahis suçlarından seni tutukluyorum,” üçü de ateş açtı o anda.
Silas, hemen Bo sopasını ortasından tutarak çevirdi, öyle hızlı çevirdi ki, rüzgar oluşturdu. Rüzgar çok sıcaktı robotlara doğru fırtına oluşturdu. “Bu saçmalık artık. Hemen durun,” dedi, sıcak hava dalgası robotları iyice ısıtarak bozmuştu. Silas onları etkisiz hale getirdi “Bu hiç iyi değil, Hemen Jimmy’i bulmalıyım,” hızla olay yerinden koşarak gitti.
************
Sürüm 4.4 Quantum Robotics
Quantum Robotics şirketi, bu şirket devriye robotları tasarlayan, geliştirip üreten bir şirket. Oliver Rian Quantum Robotics şirketin sahibiydi. Oliver, 1.85 metre boyunda, fit bir yapıya sahip. Düz, koyu kahverengi saçları, modern bir kesimle kısa ve derli toplu bir şekilde kesilmiş. Derin, düşünceli mavi gözleri, ona zeka dolu bir bakış katıyor. Giyimleri genellikle şık ama rahat; sıkça dar kesim pantolonlar ve üzerinde teknolojik dokulara sahip tişörtler tercih ediyor. Üzerinde her zaman bir ceket bulunduruyor; bu ceket, iş ortamına uygun ama aynı zamanda ileri teknoloji detaylarıyla zenginleştirilmiş.
Oliver, yenilikçi ve kararlı bir liderdir. Zeki, analitik düşünme yeteneği güçlüdür; sorunları çözme konusunda hızlı ve etkili kararlar alır. İşine olan tutkusuyla tanınır, her zaman daha iyi ve daha akıllı robotlar geliştirmek için çaba sarf eder. Ayrıca, takım arkadaşlarıyla açık ve samimi bir iletişim kurarak onların fikirlerine değer verir. Ancak, zaman zaman işine olan tutkusundan dolayı sosyal hayatında dengeyi sağlamakta zorlanabilir.
Oliver, genç yaşlardan itibaren teknolojiye olan ilgisi sayesinde mühendislik ve bilgisayar bilimleri alanında eğitim aldı. Ailesinin geçmişinde mühendislik ve yenilikçilik olduğundan, bu alana yönelmesi kaçınılmaz oldu. Aetherion Prime şehrinde büyüyen Oliver, buranın gelişmiş teknolojik altyapısından faydalandı ve sonunda kendi şirketini kurmaya karar verdi
Quantum Robotics, Aetherion Prime’ın en gözde şirketlerinden biri haline geldi. Robotları, günlük yaşamı kolaylaştıran ve insanların hayatını daha güvenli hale getiren akıllı çözümler sunuyor. Şirket, ev otomasyonu, sağlık hizmetleri ve endüstriyel uygulamalar için yenilikçi robotlar ve robotik sistemler üretmektedir. Oliver, şirketin misyonunu “İnsan ve makine arasında güçlü bir bağ oluşturmak” olarak tanımlıyor ve bu hedef doğrultusunda çalışmaya devam ediyor.
Oliver’ın en büyük hedeflerinden biri, robotların toplumda daha fazla yer edinmesini sağlamak. Bunun yanı sıra, insanları robot teknolojisinin sunduğu olanaklar konusunda eğitmek ve farkındalık oluşturmak istiyor. Gelecekteki hayali ise, Aetherion Prime’ı dünya genelinde robot teknolojisinin merkezi haline getirmek.
Şimdi ise Quantum Robotics şirketi büyük tehlike içindeydi. Üretilen robotlar kendi kafasına göre, orantısız güç kullanarak en küçük sabıkası olan kişileri hedef alarak etkisiz hale getirmeye başlamışlardı.
************
Sürüm 4.5 Samantha Callahan
Samantha Callahan, 45 yaşlarında Aetherion Prime Şehrin başkanı.
Samantha, 1.70 metre boyunda, zarif bir yapıya sahiptir. Göz alıcı bir güzelliğe sahip olan Samantha’nın koyu kestane rengi saçları, omuzlarına kadar uzanır ve genellikle dağınık ama şık bir şekilde toplanmış olarak görünür. Parlak yeşil gözleri, ona karizmatik bir hava katar ve bakışlarıyla etrafındakilere güven verir. Giydiği beyaz kıyafetler, onun zarafetini ve liderlik kimliğini pekiştirir; bu kıyafetler modern tasarımlara sahip, genellikle sade ama şık ve detaylıdır.
Samantha, güçlü bir karaktere sahip, kararlı ve lider ruhlu bir kadındır. Akıllı, mantıklı ve empati yeteneği yüksek biri olarak bilinir. Çevresindekilere ilham verme yeteneği vardır ve özellikle genç nesillere yol göstermeye önem verir. Ayrıca, açık fikirliliği ve yenilikçi düşünme tarzıyla Aetherion Prime’ın gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Gerektiğinde sert kararlar alabilen Samantha, aynı zamanda sevecen ve destekleyici bir liderdir.
Samantha, genç yaşlarda siyasete atıldı ve Aetherion Prime’da önemli bir konumda yer aldı. Eğitimini uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi üzerine yapmış, şehri ileri teknolojilerle donatmak ve toplumu geliştirmek için yıllarca çalışmıştır. Çeşitli sosyal projelerde yer alarak toplumun farklı kesimlerine hitap etmeye özen göstermiştir.
Samantha’nın liderliğinde, Aetherion Prime, teknolojik ilerlemeleri ve sosyal projeleri ile ön plana çıktı. Akıllı şehir projeleri, sürdürülebilir enerji ve sosyal adalet gibi konular, onun öncelikleri arasında yer alıyor. Şehrin bir teknoloji merkezi olmasının yanı sıra, insanlar için yaşanabilir bir yer olmasını sağlamak için sürekli çalışıyor.
Samantha’nın en büyük hedefi, Aetherion Prime’ı sadece teknolojik bir merkez değil, aynı zamanda toplumsal bir model haline getirmektir. İnsanlar arasındaki eşitliği sağlamak, eğitim fırsatlarını artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek için mücadele ediyor. Gelecek nesillerin daha iyi bir dünya için mücadele etmesi gerektiğine inanıyor ve bu vizyonunu gerçekleştirmek için tüm gücünü kullanıyor.
Oliver Rian, Samantha’nın karşısındaydı, Samantha üzgünce oturduğu koltuğundan kalktı, “Oliver, bu beni çok zor duruma düşürüyor. Kararımı verdim, Quantum Robotics faaliyetlerinin yürütülmesi şu andan itibaren durdurulmuştur. Yaşanan kontrol dışı olayların nedeni ve tamamen çözülene kadar,” dedi.
Oliver, ayakta durmuş saygıyla hafif başını eğdi, “Anlıyorum, bunun için gerçekten üzgünüm, ne diyeceğimi hiç bilmiyorum. Ben hemen söylediğiniz her şeyi uygulayacağım,” dedi.
Quantum Robotics şirketi olduğu gibi faaliyetlerini durdurmuş ve şehirde ki görevlerini yapan devriye robotları bir süreliğine devre dışı bırakılmıştı, en azından bu sorun çözülene kadar.
Şimdiye kadar devriye robotların orantısız güç kullanımı yüzünden. 40 dan fazla kişi öldü, 10 kişi kadar kişi de yaralandı. Hepsinin küçükte olsa sabıkası vardı.
************
Edward Skylar
“Benim hayalim, çok iyi bir yapay zeka geliştirmek istiyorum. Elime geçen o bellek ile istediğimi almıştım, gerçektende olmuştu, özgür iradeye sahip kendi düşünceleri olan bir yapay zeka, ismi bile var, İnci.” Gülümser
“İnci’nin bir şeyler yaptığını düşünüyorum. Yapabildiği şeylerin sınırı ne kadar fazla? Bu endişe verici mi? Benden birşeyler saklıyor bunu biliyorum, içimde kötü bir his var.” Okulunun yemekhanesinde, tek başına oturmuş kara kara düşünüyor.
***İnci daha çok gelişmek istiyor***
Yorumlar