Lord antlaşmayı sunmuştu ama ben reddettim bu kısa sürede zaferler , kahramanlıklar ve benim şefime yapılan kutlamalar hem kim olduğumu daha çözemedim isimsiz şövalyeyi lakap sanıyorlar aslında şuan ki ismim bu ama diğer tarafta da hayatımı zenginlik içinde yaşayacağım ve mutlu olacağım bir seçenek var sanki yolun başında gibiyim yine kaderimi belirleyecek iki seçenek ya gezgin bir şövalye olacağım yada krala itaat eden bir asker hem alınıp alınmamda kesin değil ki hayatımın sonuna kadar askerde olabilirim ama kararımı verdim reddedeceğim ve beni tanıyan biri çıkına ilerlemeye devam edeceğim tanıyan biri çıktığı zaman ne yapacağıma o zaman karar veririm dedim kendi kendime ve lorda döndüm ne kadar çok kabul etmek istesem de reddedeceğim çünkü dedikten sonra lord araya girdi ve tamam açıklama yapmana gerek yok ama sana vereceğim şeyler var dedi ve beni kalenin en üstüne çıkardı orada bir sürü kılıç , kalkan , ok , yay ve büyü sopası vardı lord bana istediğini alabilirsin dedi ve gitti ben oradaki sanki büyüyle kutsanmış gibi duran uzun ince kılıcı aldım zaten ilk kılıcıma da benziyordu yapısı kılıcı lorda götürüp gösterdim hemen kahyaya seslenip kınını istedi kahya şaşkındı sanki elimde ki bir mucizeymiş gibi bakıyordu. Lord bu kılıcı neden seçtiğimi sorunca dedim ki eski kılıcıma benziyordu o yüzden lordum dedim lord gülmeye başlamıştı neden gülüğünü sorunca bana dedi ki elindeki kılıç 4 farklı bölgeyi koruyan , insanlarla ve kendileriyle psişik güçlerle konuşa bilen eğer onun gözünde bir tehditsen yanı yaklaştığın an seni öldürebilecek 4 kristali yapan o kadim büyücüler tarafından yapılan o kılıç dedi ben ise şaşırmıştım o kadar yüce bir kılıç nasılda böyle etrafında hiç bir şey olmayan bir şehirde diye sordum lord ise ben o büyücülerden birinin çırağıydım ama büyüde iyi olmadı mı anladı ve diğer kadim büyücülerle bana bir kılıç yaptılar o kılıç senin elindeki kılıç dedi ama ben sana vereceğim çünkü sendeki potansiyel bendekinden çok daha fazla dedi ve bana bir yüzük verdi o yüzük bir gün işine yarayacak dedi ve beni kalesinden uğurladı akşam olmuştu bile bir kerede daha kalıp yola çıkacaktım hana gittim parasını ödedim ve yatağıma yattım. Erkenden uyanıp yoluma devam ettim.
Yolda yürürken ne kadar güçlendiğime bakmak için 1 haydut kampını basmak istedim etraftaki kasaba ve köylerden nerden olduğunu öğrenip saldırdım tek kılıç darbemle 2 veya 3 kişinin kafasını kopara biliyordum 5 ila 10 saniye arasında bu kampı bitirmiştim kampı incelerken tutsakların tutulduğu yere geldim orada 1 kız çocuğu vardı 5-10 yaşları arasında olmalıydı onun kapısını açtım nerden geldiğini falan sormuştum kim olduğunu kız hiç birine cevap vermiyordu kıza elimi uzattığımda yüzüğümü gördü hemen yanıma yaklaşıp ağlamaya başladı ve yaşadıklarını anlattı babam kraliçenin diktatörlüğünden bıkmış ama kraliçe o kadar güçlü bir manipüle büyüsü varmış ki dünyada ki herkesi etkisin altına alabilirmiş ve bu yetenek bende de var fakat nasıl kullana bileceğimi bilmiyorum zaten babamı da bu konuda uyaran şey bilmediği bir yerden gelen not babasını uyarmış ve babası yani kral direniş ordusunu oluşturup savaşmaya başlamışlar kralla fakat manipüle o kadar güçlüymüş ki insanın gücünü de arttırabiliyormuş kızı yanı alıp babasının yanına kralın oraya götüreceğimin sözünü verdim kızı yanıma alıp tam yola çıkacaktım ki bir kişneme sesiyle duraksadım arkamdan bana doğru koşan boynuzu siyah bir at vardı büyük ihtimal öldürdüğüm haydut liderinin atıydı ama bana saldırmadı ve çok uysal davrandı ata binmeye çalıştım ve herhangi bir şekilde karşı çıkmadı ata bindikten sonra kızı da atın üstüne çıkardım ve yola devam ettim. ama içimde bir huzursuzluk vardı
(Y.N:bu bölümünün konusu bu kadar diğer bölümde karşımıza daha neler çıkacak. aslında bu bölüm dün gelicekti fakat bir rahatsızlık oldu sadece yarısını yazabildim ama bu gün bir bölüm daha geliyor. beğendiyseniz ve merak ediyorsanız yorumlarda soru sora bilirsiniz)
Yorumlar