Günün ilk ışıkları, Victor Draven Thorn’un odasını doldururken, kapı hafifçe aralandı ve hizmetçi içeri girdi. Victor, karanlık ruhunun derinliklerinden yavaşça uyanırken, hizmetçi saygıyla eğildi.
“Efendim, kalkma vakti geldi. Bugün Akademi’ye gitme gününüz,” dedi hizmetçi, hafif bir titremeyle.
Victor, gözlerini hafifçe araladı ve akademinin adını duyduğunda kısa bir an duraksadı. Akademi, güç ve entrika dolu, sayısız öğrencinin kaderini belirleyen yerdi. İçinde bir an için karışık duygular belirdi; hırs, açgözlülük ve kontrolsüz bir güç arzusu. Fakat yüzüne yerleşen soğuk bir gülümsemeyle bu düşünceleri dağıttı.
Hizmetçi, Victor’un tereddüdünü fark edemedi ve devam etti. “Kardeşleriniz sizi salonda bekliyor.”
Bu sözler Victor’un egosunu okşar gibi olmadı. Yataktan kalkarken, bakışlarını hizmetçiye dikti. “Kardeşlerimi söylerken adlarını kullanacaksın,” dedi, sesindeki sertlik belirginleşti. “Sen kimsin ki onların isimlerini saygı eki olmadan ağzına alırsın?”
Hizmetçi bir an dondu, ardından derhal özür diledi. “Özür dilerim, efendim. Bayan Isabella ve Bay Edward salonda sizi bekliyorlar.”
Victor’un yüzündeki soğuk ifade kaybolmadan hazırlığını tamamladı ve aşağı indi. Salona vardığında, Edward ve Isabella onu bekliyordu. Edward’ın yüzünde sert bir ifade vardı, Isabella ise kardeşine endişeyle bakıyordu.
“Victor,” dedi Edward, derin bir ses tonuyla, “Açgözlülük ve güç tutkusu tehlikeli olabilir. Bu seni karanlığa sürüklemesin.”
Victor, abisinin sözlerine hafifçe kaşlarını çatarak yanıt verdi. “Karanlığı ben kontrol ederim, Edward. Beni endişelendiren bir şey yok.”
Isabella, Victor’un elini nazikçe tuttu. “Kardeşim, karanlığın çekiciliği seni tuzağa düşürmesin. Güç, her zaman en önemli şey değildir.”
Victor, ablasının uyarılarına rağmen, içinde yükselen karanlık bir gücü hissetti. “Merak etmeyin,” dedi kendinden emin bir tonla, “Ben kim olduğumu biliyorum.”
Limana doğru yola çıkarken, Victor’un zihni Akademi’ye odaklanmıştı. Uzaklardaki bu görkemli ada, onun için sadece bir okul değil, aynı zamanda fethedilmesi gereken bir kale gibiydi. Bu düşünceyle, içinde büyük bir hırs ve arzuyla dolup taştı.
Limana vardıklarında, devasa gemi gözlerinin önünde belirdi. Geminin asil öğrenciler için ayrılmış olan lüks bölümüne doğru ilerlerken, Victor adımlarını hızlandırdı. Kapıdan içeri girdiğinde, dikkatini hemen yoğun bir entrika atmosferi çekti. Asil öğrenciler, birbirlerini gizlice gözlüyor, gözleri sürekli hareket halindeydi. Bir yandan yapmacık sohbetler yapılıyor, bir yandan da lüks içecekler ellerinde dolaştırılıyordu. Çoğu asil çocuğu birbirini tanıyordu; tanıdık yüzler arasında ince bir rekabet belirgindi.
Victor, bu ortamda dikkatini toplamaya çalışırken, etrafında dönen oyunları fark etti. Herkesin gözü bir açık arayışındaydı. Kendi içlerinde, üstünlük sağlamak için küçük fırsatlar kolluyorlardı. Victor’un yüzüne sinsi bir gülümseme yayıldı. Bu entrikalar, onun için yalnızca bir başlangıçtı. Akademi’ye varmadan önce bile, bu oyunların içinde ustalaşması gerektiğini biliyordu.
Lüks bölümdeki koltuğuna yerleşirken, Victor bir kez daha Akademi’nin onun için ne kadar önemli olduğunu düşündü. Bu sadece bir okul değil, aynı zamanda güç ve hırsın sınandığı bir savaş alanıydı. Ve o bu savaşı kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdı.
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
İlk deneme için fazla iyi duruyor. Eline sağlık. Ayrıca kapak tasarımı için Novelhan’ın sunucusuna katılırsan yardımcı olabiliriz. Elbette ücretsiz
🤨
selam Arkadaşlar bu benim ilk yazarlık denemem birden aklıma esti yazayım dedim İyi ve yenilmez ana karakterlerden sıkıldım bu yüzden bu seriyi yazmaya karar verdim okuyan herkese teşekkür ederim şimdiden
Bu defa da anti kahraman hikayeleri bıktırmaz mı
@muratpedia haklısın Anti kahraman hikayelerinden de bıkmış durumdayım bu yüzden Ana karakterin kötü biri olması gerektiğini düşünüyorum bu seri boyunca En bencil ve iki yüzlü karakteri yazmaya çalışacağım umarım hoşunuza gider