Paslı Kılıçlar ve Gizemli Seçim

42 2 22 Ağustos 2024 1 Oy

Böke’nin isteği üzerine, Fin ve Böke şehrin çıkışında, ormanın hafif derinliklerine doğru ilerlediler. Burada en düşük seviye canavarlar yaşıyordu; slaym canavarları ve kurt canavarları gibi düşük seviyeli yaratıklarla doluydu. Yolda ilerlerken Fin durdu ve Böke’ye dönerek sordu:

“Ben kendimi nasıl savunacağım? En azından bana bir kılıç alalım.”

Böke hak verdi. “Haklısın, kılıç lazım ikimize de,” dedi.

İkili, pazar yerinde kılıç satan bir dükkâna uğradılar. Tezgâhın önünde dizilmiş çeşit çeşit kılıç duruyordu. Böke, hemen eliyle ne uzun ne de kısa, her şeyiyle sıradanlık akan bir kılıcı gösterdi ve sordu:

“Ne kadar bu kılıç?”,

Pazarcı, “28 demir para,” dedi.

Fin içinden düşündü: *Tahmin etmeliydim. Şu an bu parayı denkleştirmem imkânsız.*

Böke, “Alıyorum,” deyip elini cebine attı. Ancak hatırladı, tüm demir paralarını rüzgar elementi ve kılıç ustalığı anlatan kitaplara harcamıştı. Bakır parayla alınabilecek bir kılıç olup olmadığını sordu.

Pazarcı ise kızgın bir şekilde, “Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Kılıç için en ucuz fiyatı söyledim zaten. Daha ucuzu yok, kaybolun dükkânın önünden!” diyerek kovmaya çalıştı.

O anda Fin devreye girdi, pazarcıya yaklaşıp gözlerinin içine baktı: “Hadi, ikinci el kılıç satan biri illa vardır. En azından onu söyle, bu gençlere biraz yardımcı ol.”

Pazarcı iç çekti, ardından başıyla onaylayarak konuştu: “Aslında biri var. Duyduğuma göre bu şehirde ara sokaklardan birinde bir çadır kurulmuş. İçerisinde sadece kullanılmış ya da pas tutmuş kılıçları satan biri varmış. Şimdi size sadece o kılıçları satabilir.”

Fin ve Böke, ara sokaklarda dolaşarak sonunda bahsedilen çadırı buldular. Çadırın dışı eskimiş bezlerle kaplıydı ve üzerinde hiçbir işaret yoktu. İçeri girdiklerinde, çadırın her yerinde emektar ve paslı kılıçlar vardı. Biraz ileride, otuzlu yaşlarda, uzun siyah sakallı ve saçlı, göbekli ve dağınık giyimli bir adam oturuyordu. Adam, baştan aşağı ikiliyi süzdü.

Fin ve Böke etrafa bakındılar; etrafta ömrünü tamamlamış ya da paslı kılıçlar vardı. Tam o sırada adam seslendi ve ikisi ona döndü. Fin, merakına yenik düşerek sordu:

“Neden paslı ya da ömrünü doldurmuş gibi duran kılıçları satıyorsun?”

Adam, gülümseyerek yanıtladı: “Bu kılıçlar, her birinin bir hikâyesi olduğu için burada. Savaşlar görmüş, sahiplerinin ellerinde yıllarca hizmet etmiş emektar kılıçlar. Onlar, sahiplerinin ruhunu taşır.”

Fin’in gözü bir kılıca takıldı. Diğer kılıçların aksine, kını içinde duruyordu ve üzerinde karmaşık bir simge vardı; bu simge ölümü hatırlatan bir işaretti. Böke, Fin’in baktığını fark ederek sordu:

“Şuradaki kılıç çok ilginçmiş. Neden sadece o kılıfında? Özel bir şey mi var?”

Adam, gözleriyle kılıcı işaret ederek konuştu: “Siz çocukların gözü iyiymiş. O kılıç, yarım saat önce buraya bırakıldı. Bırakan kişi, doksanlarında, bastonlu, kısa boylu kel bir dede idi. Kılıfı ile birlikte bıraktı. Bu kılıcın adı *Ankou.* Bunca kılıç arasından ismi olan tek kılıçtır.”

Böke, kılıca uzun uzun baktı ve derin bir nefes aldı. “Bu kılıç bizi aşar,” dedi.

Adam, “Hayır, buradaki tüm kılıçlar bakır para ile satılıyor, korkmayın,” diye yanıtladı.

Böke, başını sallayarak, “Onu kast etmiyorum. Ne derler bilirsin; ‘Her yiğidin harcı değildir her kılıcı kuşanmak.’ Tecrübe ve yetenek bakımından diyorum. Başka kılıçlara bakalım,” dedi. İkili, başka bir kılıç seçmeye karar verdiler.

Sonunda, sıradan paslı bir kılıç seçtiler. Fin, Böke’ye yaklaşıp kulağına fısıldadı: “Ne olur ne olmaz, üç tane alalım. Biri kırılırsa diğer yedeğiyle devam ederiz.”

Adam, mutlulukla iki paslı kılıcı verdi ve Fin’in gözü önceden baktığı *Ankou* kılıcına yeniden takıldı. İçinde bir his vardı, bu kılıçta bir şeyler onu çekiyordu. Böke’ye dönerek, *Ankou* kılıcını da almak istediğini söyledi. Böke, tereddüt etse de Fin’in isteğini kabul etti.

Adam, üçüncü kılıcı da çıkardı ve Fin’e teslim etti. Fin, kılıcı eline aldığında garip bir sıcaklık hissetti; kılıç, sanki yıllardır onu beklemiş gibi eline oturdu.

Böke, biraz endişeli, “Umarım bu kılıç bize sorun çıkarmaz,” diye mırıldandı.

İkili, ellerinde üç kılıçla çadırdan ayrıldılar ve ormana doğru yola çıktılar.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

  1. memadi0544

    Para birimleri arasındaki değer farkı ne kadar

    1. Tembel2323
      @memadi0544:

      @memodi0544 para birimleri arasında farkı şöyle söyleyeyim bunların elinde ki Bakır para sadece basit şeyler için kullanıyor örneğin ekmek almak ve benzeri bu evrende Dört çeşit para birimi var bakır para toplumun fakirlerin elinde olur genelde demir para normal sıradan vatandaşın elinde olur ev bahçe falan alırsın Altın para ise zengin ve asıl ailerde olur genlikle büyük alışverişlerde tercih edilir ve son olarak elmas para bulunuyor genlikle Hanedan üyeleri ve kral da bulunur en nadir para birimidir sadece Bir Elmas para ile dört katlı eve sahip olabilirsiniz değer farkı bu şekilde umarım sana anlayabilmiş

Ayarlar

×

Bölümler

×

Metin Raporla