Dünya, çöküşün eşiğinde... Mermer madenlerinin açığa çıkardığı tehlike, sadece dünyanın doğal dengesini değil, insanlığın geleceğini de tehdit ediyor. Mermer tozlarına maruz kalan insanlar ya birer korkunç mutant haline geliyor ya da çok nadir bir şekilde doğaüstü güçlerle donanıyorlar. Türkiye’nin yıkılmış şehirlerinden birinde, savaşın ortasında kaybolmuş bir asker olan Uluç Sertürk, hiç beklemediği bir anda içindeki olağanüstü gücü keşfeder. Ama bu güç, sadece ona verilmiş bir armağan değil… Dünyanın güç dengelerini değiştirebilecek, tarihin en büyük çatışmalarından birini başlatacak bir sırdır. Melek Muhafızları, insanlığın son umudu olduğunu iddia eden acımasız bir askeri güç. Kızıl Muhafızlar, kendilerine güvenli bölgelerde yer açan soğukkanlı bir ordu. Ama hepsinin ötesinde, gölgelerde gizlenen bir üçüncü grup var: Onlar, savaşı izleyen, zamanı kontrol eden ve Uluç’un kaderini belirlemeye hazırlanan bilinmeyen bir güç. Uluç, çocukluğunun geçtiği yıkılmış şehirde, hem kendi geçmişiyle hem de içinde uyanan bu korkutucu güçle yüzleşirken, kimse onun geleceğin en büyük silahı olduğunu bilmiyor. Dostluk, ihanet ve savaşın ortasında… Bu distopik dünyada, kimse göründüğü gibi değil. Uluç, kime güvenebileceğini, kimin gerçek düşman olduğunu anlamaya çalışırken, kaderi onu hem insanlık hem de mutantlar için en büyük umut ya da en büyük felaket haline getirecek.