Korkunç bir salgın tüm ülkeyi kasıp kavururken, Prens Prospero ve soylu arkadaşları, güvenli bir manastıra sığınarak salgından kaçmaya çalışırlar. Renkli ve tuhaf odalarla dolu bu görkemli sarayda, ölümden kaçabileceklerine inanarak maskeli bir balo düzenlerler. Ancak gece yarısı çanları çaldığında, gizemli ve korkunç bir figür ortaya çıkar ve hiçbir yerde güvende olmadıklarını gösterir. Edgar Allan Poe'nun bu gotik başyapıtı, ölümün kaçınılmazlığına dair ürkütücü bir alegori sunar.