Defne, hayattan uzak, kendi içine kapanmış genç bir kadındır. Yaşamla bağını, küçük bir Ege kasabasında yaptığı uzun yürüyüşlerde ve kaybolmalarda kurar. Mert, düzenli bir hayatı olan ama içten içe boşluk hissi yaşayan genç bir adamdır. Tesadüf gibi görünen bir karşılaşmayla yolları kesişir. İlk başta sessizce büyüyen bu ilişki, zamanla iki farklı yalnızlık biçiminin çarpışmasına dönüşür. Mert, Defne’yi anlamaya ve ona yakınlaşmaya çalışır; Defne ise yaklaşan her temasta biraz daha içe kaçar. İkisinin de içinde çözemedikleri geçmiş kırıkları vardır. Aşk, burada bir iyileşme değil, bir ayna görevi görür: Birbirlerine ne kadar yaklaşsalar da, kendi içlerinde barışmadıkça bu yakınlık sürdürülemez. Sonunda Defne yine bir otobüse binip gider. Mert olduğu yerde kalır. Ama ikisi de artık eskisi gibi değildir. Biri kaçmayı sürdürür, diğeri ilk kez olduğu yerde kalıp kendi içine bakmayı öğrenir.