Atla yolda 1-2 saat ilerledikten sonra yolumuzu bir şövalye , kesti yanımda ki kızın korkusunu gözlerine bakarak bile anlayabiliyordum gözlerini öyle bir korkuyla açmıştı ki sanki görmek istemiyordu şövalye attan indi ve kızı istedi ben de kıza baktım ve istemiyor gibi duruyordu bende reddettim istemsizce kızı korumak istiyordum normalde verirdim çünkü ondada bendeki yüzüğün benzeri vardı amblem aynı fakat renk farklıydı zaten kralın yanına da gitmek üzereydim saldırırsa bile kristalin yanına gidip kızı ona emanet ederim zor bir durum da değildim hatta savaşsa kaçmama bile gerek yoktu en güzlü kalkan ve kılıç bendeydi ama silueti çok tanıdıktı sanki içimde ona karşı bir nefret vardı onu öldürmek istiyordum öldürürken de zevk alacağıma emindim zaten çok beklememe gerek kalmadan kılıcını çekip atımın başını kesti o kadar hızlı ve kusursuzdu ki atın kafasını tek darbede kesmişti ve bizim anlamamız 3-4 saniyeyi anlamıştı atın kafası kesildikten sonra yere düştük toparlanmadan saldırmaya başladı o kadar güçlüydü ki vuruşu boşluğa gelse bile arkamdaki ağaçlar devriliyordu kaç tane birden olduğunu bilmiyorum ama çok fazla ağaç devrilmişti kılıcım sayesinde durduruyordum lordan başka bir kılıç alsam ölmüş olurdum 1 saldırı savuşturduktan sonra anında yeniden saldırdı kalkanımla durdurdum ya da ben öyle sanmıştım eğer o an kafamı geri çekmeseydim kafam kesilecekti kalkan ortadan ikiye ayrıldı kalkanı çıkardım karşılık vermeye çalıştım fakat ne yapsam işe yaramıyordu ölüm yakındı ama kızı da vermek istemiyordum ama ölmemek için vermeliydim kara şövalyeye doğru kızı alabilirsin diye bağırdım fakat durmuyordu beni potansiyel bir düşman olarak görüyordu en sonun da elim dayanamadı ve kılıcım bile düşmüştü yapacak bir şey yoktu ölüme boyun eğecektim tam o sırada zaman durdu gibi geldi tüm bu kısa sürede yaşadıklarım aklıma geldi ölmek istemiyordum hele ki böyle bir şövalyeye kalan tüm gücümü toplayıp kılıcımı yerden aldım ve savurdum şövalye yere doğru diz çöktü zaman bu zamandır diye ayağa kalktık kızı kucağıma alıp koşmaya başladım ormanın derinliklerine doğru . karşımda çok parlak sanki bir güneş gibi bir şey vardı o yüce kristal bu olmalıydı bir anda konuşmaya başladı dedi ki kara şövalyeyle yaptığınız savaşı gördüm sana yardım edeceğim ha sakın yenmene yardım edeceğimi sanma sadece küçük kız için üzülüyorum yaşadığı onca acı olaylardan sonra bide yeniden üzüleceğini görmek beni çok üzüyor sana güveniyorum isimsiz şövalye kalbinde kötülük yok fakat karşında ki kara şövalyede de yok neden olmadığını yolculuğunun ilerisinde göreceksin ama şimdilik sizi kara şövalyenin hemen bulamayacağı bir yere fakat oyalanacak vaktiniz yok o zaman çok yakın deyip bizi onu yapan büyücünün yanına ışınladı büyücü sanki bunu biliyormuş gibi hiç bozuntuya vermeden konuşmaya başladı buraya seni kristal gönderdi kılıcına güç vermem için vereceğim fakat yine kaybetme olasılığın var onu yapan büyücü benim arkadaşım ve o kadar güçlü bir büyücü ki ben bile onun seviyesine erişemem zaten kristallerin yaratılmasında en çok katkıyı o yaptı ama umudunu kaybetme dedi küçük kıza ise dolabının üstündeki ayıcığı verdi o ayıcıkla oynarken biz seninle konuşalım dedi ve balkona ışınladı kız korkar diye düşününce ise sanki düşüncelerimi okuyormuş gibi dedi ki oraya hayali bizi katmış onunla oyun oynuyormuş gibi gözüküyoruz şuan yani sakin olabilirsin dedi sadece kılıcına değil zırhına da yapacağım ve senin elindeki kılıçlardan sana daha fazla vereceğim hatta küçük kızın kendini koruması ve ayağına bağ olmaması için ona özel kalkan vereceğim dedi ve gitti. Yarım saat sonra geri geldi zırhıma ve kılıcıma bir kaç rün çizdi sanki kılıç bana güç vermeye başlamıştı ama bu tarif edilebilecek bir his değildi ve kızı getirdi kıza da bir kalkan verdi ve bizi ormanın bir köşesine ışınladı
(Bizim Karakterler şuan ki hali )
(Buda kara şövalye)
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
isimsizsovalye12 ismi bu
fotoğraflar gözükmüyor nedenini bende bilmiyorum instagram adresinden bakabilirsiniz