Ormanın derinliklerinde bir bilinmemezlikte uyandım nereye gitmem gerekiyordu bilmiyordum zaten çokta seçeneğim yok karşımda 2 tane yol var 2’sinden birine gideceğim (arkasında çukurum var Not:Y.N) birinde ışıl ışıl güneşli bir yer diğer yol ise karanlık bir orman da ama ben neden buradayım ben kimim ben neyim soruları var aklımda onlara yanıt vermeye çalışıyorum sanırım bir şövalyeyim çünkü üstümde zırh ve bir kılıcım var kimim sorusuna ve nerden geldim sorusana dair bir cevap hala bulamadım ama yolun birinde ilerledikçe öğreneceğim galiba silahım var ve açım açık bir arazide hayvan olacağını pek sanmam zaten içimden de karanlık yolu seçmek geçiyor. 

(Karanlık yolda biraz ilerler ve karşısına bir ayı çıkar)

şükür bir canlıyla karşılaştım ama bir ayıya gücümün yeteceğini sanmıyorum zaten sarmaşıkları da zor kesiyorum en iyi gücümü toplayana kadar karışmamak ama ayı bana karışmayacak gibi durmuyor her an üzerime atlaya bilir ya da hiç bir şey yapmadan gider umarım ki hiç bir şey yapmadan gider ayı bana doğru koştu ama ben öleceğimi sanıp hiç bir şey yapmama kaidesiyle kılıcı mı çektim ve ayıya doğru bağırdım ayı beni gözünde büyüttü ve geri dönüp uzaklaştı bir ayı korkup kaçmıştı ya da ben öyle düşünüyorum sanırım bu haldeyken bu yolu seçmek mantıklı değildi yine de ilerlemeyi kesmeden yürümeye devam ettim bir nehir buldum bir balık yakalaya bilirdim hem su ihtiyacını da karşılardım nehrin oraya bir barınak inşa ettim çalılarla otlarla işte küçük bir şey. Nehre girmeden önce zırhımı çıkardım nehre baktığımda yüzümü gördüm hafif bir sakalı olan sanırım 20 21 yaşında siyah saçlı kahve rengi gözlü bir adamım. nehre girme işine geri döndüm kılıcımla hedef aldım ve bir balık yakaladım kenara koydum akşama kadar 3 tane anca yakalamıştım gali ilki acemi şansıydı neyse bir ateş yaktım ve balığı pişirmek için ateşin üstüne bir çubuk yardımıyla koydum balıklar pişince yedim ve ateşi harladım sabaha kadar yanması ve beni hayvanlardan koruması için.

Yarın sabah olduğunda hemen zırhımı giydim ve yola devam ettim gücüm düne göre daha yerindeydi sarmaşıkları keserken zorlanmıyordum bu sefer ve sonunda karşıma bir insan çıkmıştı hemen yanına gittim ona sorular sordum beni tanıyıp tanımadığını nerden geldiğini bura da ne yaptığını. soruların cevabını almıştım buraya yakın küçük bir kasabada yaşayan bir tüccarmış ama bir soyguna uğramış atını eşyalarını ve parasını kaybetmiş yürüyerek evine geri dönmeye çalışıyormuş ve beni tanımıyordu. Kim olduğumu hala çözememiştim adamla kasabasına doğru yürüdük sohbet ettik kasabasına geldiğimizde ise haydutlar tarafından kasabası yağmalanıyordu buna göz yumamazdım haydutlarla savaşmak için ilerledim 

(devamı diğer bölümde okuyanlara benden <3 Not:Y.N)