Bölüm 2 – Mira

67 0 12 Ağustos 2024 0 Oy

Umut, okuluna yürüyerek gidiyordu.  
“Dün yazdığın ismin ölüp ölmediğine bakman gerekmiyor mu?” dedi Kuraku.   

 “Bakmam mı gerekiyor? Adını da biliyorum yüzünü de, sen de burada olduğuna göre ölmüş olmalı.”   

 “Sen öyle diyorsan…” diye güldü Kuraku.   

 Umut, Ölüm Meleğinin gülüşünü görebilmek için gözlerini arkasına doğru çevirdi ama tabi ki görmesi mümkün değildi. Kafasını çevirseydi insanlar bir gariplik olduğunu düşünebilirdi. Aklına bir şey gelmiş gibi davrandı ve istifini bozmadan yürümeye devam etti.   

 “Söylesene Kuraku, neden beni seçtin?”  

 “Seçmiş sayılmam. Sadece Yagami Light’a benzer birisini bulmam gerekiyordu. Liselisin, baban polis, bir kız kardeşin var, üniversitede hukuk okumayı düşünüyorsun ve en önemlisi Light’ın Japonya’nın en iyisi olması gibi sen de Türkiye’nin en iyi öğrencisisin.”  

 “Böyle söyleyince gerçekten de benziyor gibiyiz ama ne kadar farklı olduğumu göreceksin.”  

 Sahiden de Umut, Light’a göre bariz farklara sahipti. Light olsaydı halka açık alanda asla ölüm meleğiyle konuşmaması gerektiğini bilirdi.   

“Kiminle konuşuyorsun?” diyen bir kız sesi duydu. Sanki adı ölüm defterine yazılmış gibi kalbi sıkışmıştı.  

 “Kimseyle.”  

 “Hadi ya, bayağı bir konuşuyor gibiydin oysa…” dedi Mira.  

 “Ders notlarını mırıldanıyordum. Sana konuşuyor gibi gelmiştir.”  

 Mira, Umut’un kafasının üstüne bir göz attı.  

“Hımm, anladım,” dedi ve beraber yürümeye başladılar. 

*** 

“Her zamanki düzeninizi alın,” dedi öğretmen. Sınav başlamak üzereydi. Pencere kenarında oturanlar; pencereye yakın, orta sırada oturanlar tam ortaya hizalı ve duvar kenarında oturanlar da duvara yakınlaştılar.  

Öğretmen, okulun en iyi iki öğrencisi oldukları için Umut ve Mira’yı en arka sıraya oturttu. Bu sayede kimse onlardan kopya çekemeyecekti. 

Sınavın başlamasıyla Umut’un kağıdını doldurması bir oldu. Defteri yalnız bırakmak istemiyordu, bu yüzden kağıdını teslim etmedi. 

Mira da aynı şekilde Umut’la beraber arka sırada öylece oturuyordu. Öğretmen onlara, “Bitirdiyseniz çıkabilirsiniz,” dedi. Umursamadılar. Bu tavırları şüphe uyandırıyordu, öğretmen bir sorun olduğunu düşündü ve okul çıkışında onlarla konuşmayı düşünüyordu. 

Aradan biraz daha zaman geçti ve sınav saati sonunda bitti. Öğrenciler şikayetçi bir tavırla kağıtlarını öğretmene verdiler.  

“Dışarı çıkmayacak mısın?” dedi Mira. 

“Sonraki sınava hazırlanmam gerek.” 

“Anlıyorum,” dedi ve diğer kızların yanına gitti. 

Umut, minik dudak hareketleriyle ölüm meleğiyle konuşmaya çalıştı. 

“Defterin kapağını ciltledim. Birisi kapağa dokunursa yine de seni görebilir mi?” diye sordu. 

Ölüm meleği, “Eğer ki niyetleri ölüm defterine dokunmaksa evet. Sadece defterleri arıyorlarsa teknik olarak deftere dokunmamış olurlar. Öyle olmasaydı çantana dokunan birisi de beni görebilirdi,” diye yanıtladı. 

Belli ki Kuraku ölüm meleği diyarında bulunan defter kurallarının tamamını okumuş ya da defteri tüm detaylarıyla kullanmıştı. 

Normalde ölüm melekleri deftere yalnızca öldüreceği kişinin ismini yazar ve bu eylemi çok nadir gerçekleştirir. Tıpkı sizlerin bir karıncayı öldürmek istemeniz gibi. Karıncanın zararı yoksa, sizin alanınızda değilse neden öldüresiniz? 

Gerçekten de söylediklerinde haklıydı. Sırf deftere temas eden bir şeye dokunulunca defter sahipliği aktarılabiliyor olsaydı, defter sahipliği insan dünyasına düştüğü anda birine aktarılmış olurdu.  

Umut’un içi rahatladı. Sonuçta kimse durduk yere defterlerini karıştıracak değildi.  

*** 

Sınavları ve dersleri bitmişti. Artık eve dönecekti.  

“Kira olsaydın defterle ne yapardın? Onun gibi suçluları öldürür müydün?” dedi Mira. Bu soru daha kötü bir zamanda sorulamazdı. 

“Hayır. Bu pek bir işe yaramazdı,” diye yanıt verdi Umut. 

“Ama Kira’nın aktif olduğu dönemlerde suç oranları Dünya’nın dört bir yanında düşüşe geçti.” 

“Hırsızlığı ve adam öldürmeyi yasallaştırsaydık suç oranı ne olurdu?” diye yanıtladı Umut. 

“Suç sayılmayacağı için sıfıra inerdi.” 

“Evet, böyle düşünebilirsin. Hiç suçlu olmadığını düşünürsek hiç suçlu kalmaz. Kira sadece dışarıda gezen suçluları öldürmedi, hapistekileri de öldürdü. Bu da insanların suçlarını itiraf etmesinin önüne geçti. Hükümetler suçluları kamuya duyurmadan yakalamaya başladı. Evet, gerçekten de Kira caydırıcı bir güçtü ama yeterli değildi.” 

“O halde sen ne yapardın?” 

“Bilmem. Defterim olduğunda söylerim,” deyince Mira ansızın gülmeye başladı. Ölüm meleği gözleriyle Umut’un yüzüne baktığında ismini göremiyordu. Defteri olduğu belliydi.  

Bu defa, “Eve dönünce ne yapacaksın?” diye sordu.  

Umut “Ders çalışacağım,” diye yanıt verdi. Klasik bir bahane, istediği zaman istediği yerde kullanabilir. Neticede ülkenin en iyi öğrencisinin sürekli ders çalışıyor olması hiç de anormal bir durum olmazdı.  

“O halde birlikte çalışalım, eski günlerdeki gibi,” adeta kendisini davet ettiriyordu.  

Bu teklifi reddedecek olsa gereksiz sorularla başa çıkmak zorunda kalabilirdi. Mira, Umut’un aksine fazla konuşan ve sürekli sorular soran biriydi. Kira olmayı bir gün daha erteleyebilirdi. 

*** 

Umut tek tek defterlerini ve kitaplarını çıkarırken ölüm defterini çantasında bıraktı. Bu sayede Mira hedefinden emin oldu. Çantayı biraz süzdükten sonra sakince ayağa kalktı, kapıya yöneldi ve kapıyı kilitledi. 

Umut şüpheleniyordu. Çantanın fermuarını kapattı ve çantayı yatağın altına itti. “Ne yapıyorsun Mira?” diye sordu. 

Mira yatağa oturdu, kendi çantasını kucağına aldı ve bir defter uzattı.  

“Amane Misa’nın Yagami Light’ı nasıl bulduğunu biliyor musun?” diye sordu.  

“Ölüm meleği gözlerinle bir insanın yüzüne baktığında kalan ömrünü görebilirsin. Tabi eğer o kişi bir defter sahibi değilse,” 

Umut olayı anlamıştı. Deftere dokundu ve Mira’nın ölüm meleğini gördü. 

Yorumlar

Bir yanıt yazın

Ayarlar

×

Bölümler

×

Metin Raporla