Hibrit Yaratıkla Karşı Karşıya

0 0 16 Ekim 2024

Laboratuvarın karanlığı, Uluç’un avuçlarında parlayan turuncu alevler dışında tamamen boğucu hale gelmişti. Gözlerindeki kararlılıkla odanın merkezinde harekete geçen yaratığa baktı. Bu yaratık, şimdiye kadar karşılaştıkları hiçbir şeye benzemiyordu. Metalik kablolar vücudunun her yerine sarılmış, et ve makine bir araya gelmiş gibiydi. Gözleri soğuk bir şekilde parlıyordu, hareketleri ise mekanik ve güçlüydü.

Nicole, Uluç’un hemen yanına yaklaşarak silahını doğrulttu. “Bu şey… ne kadar güçlü olduğunu bilmiyoruz,” dedi, sesi sakin ama gergindi.

Kaan, gözlerini yaratığın üzerindeki kablolara dikti. “Bu, sadece bir yaratık değil. Burada komuta eden bir şey var.”

O anda, yaratık harekete geçti. Metalik bir homurtu ve dev adımlarla üzerlerine doğru ilerlemeye başladı. Her adımı, zeminde metal bir çınlamaya sebep oluyordu. Uluç, içindeki enerjiyi topladı. Gözleri karanlıkta parladı ve alev kırbacını hazırladı. “Herkes hazır olsun,” dedi.

Yaratık hızla ileri atıldı. Uluç, refleksle ellerini ileri uzattı ve alev kırbacını yaratığın üzerine savurdu. Alev, yaratığın göğsüne çarpıp parıldadı, ancak metalik zırhı alevleri geri püskürttü. Yaratık hız kesmeden Uluç’a doğru ilerledi. Nicole ve Kaan, aynı anda yaratığa ateş açtılar. Mermiler yaratığın vücuduna çarptı ama zırhı kurşunları sanki yokmuş gibi savuşturdu.

“Bu işe yaramıyor!” diye bağırdı Kaan, siper alarak daha fazla ateş ederken.

Yaratık, Uluç’un üstüne hızla atıldı ve devasa metalik koluyla ona vurdu. Uluç, son anda yana sıçrayarak darbeden kurtuldu ama yaratığın gücü tüm zemini titretmişti. O an Uluç’un gözlerinde bir öfke parıltısı belirdi. Ayağa kalktı ve içindeki gücü daha fazla serbest bıraktı. Alevler, ellerinde daha da yoğunlaşarak patladı. Bu sefer, alev kırbacını tüm gücüyle savurdu ve yaratığın bacaklarına nişan aldı.

Yaratığın bacaklarına çarpan alevler, bu sefer zırhı aşarak metalin içine sızdı. Yaratık, acıyla geri çekildi ve metalik bir hırıltıyla yere doğru eğildi. Ancak, kısa süre içinde kendini toparlayıp tekrar doğruldu.

“Bu metal zırhını eritmeye çalış!” diye bağırdı Nicole, bir yandan yaratığın zayıf noktalarını aramaya çalışırken. “Onu yavaşlatmalıyız.”

Uluç, alevlerin sıcaklığını artırdı ve yaratığın zırhını hedef aldı. Alev kırbacı, yaratığın üzerine tekrar savrulduğunda, metalik zırhın bazı kısımları erimeye başladı. Yaratık geri adım attı, ama bu geri çekilme sadece anlıktı. İçindeki mekanik sistemler, zayıflayan zırhını güçlendirmeye çalışıyordu. Yaratık bir anda kablolarını serbest bıraktı ve Nicole’e doğru fırlattı.

Nicole, kabloların kendisini sarıp yere devirmesine engel olamadı. Yaratık, güçlü bir hareketle onu duvara savurdu. Kaan, Nicole’e yardım etmek için hızla onun yanına koştu. Yaratık, Nicole’e doğru ilerlerken, Uluç tekrar müdahale etti. “Bana bak! Savaşmak istediğin kişi benim!” diye bağırdı.

Yaratık, Uluç’un sesine döndü ve tekrar ona yöneldi. Uluç, alev kırbacını bir kez daha savurdu, ama bu sefer yaratığın kablolarına hedef aldı. Kabloların bir kısmı eridi ve yaratık geri çekilmek zorunda kaldı. Ancak, bu yaratık durdurulamaz görünüyordu. Her hamlede daha da vahşi ve daha güçlü oluyordu. Vücudu alevlerle savaşırken, kabloları savunmasını yeniden düzenliyordu.

Nicole yerden doğruldu ve Kaan ile birlikte hızlıca strateji geliştirdiler. “Onu bir yere sabitlemeliyiz,” dedi Nicole, nefes nefeseydi. “Aksi halde sürekli saldırmaya devam edecek.”

“Bir fikrim var!” dedi Kaan, yaratığın arkasında duran enerji jeneratörünü işaret ederek. “Onu oraya yönlendirebiliriz. Jeneratör patlarsa, devreleri kısa devre yapabilir.”

“Harika! Bunu nasıl yapacağız?” diye sordu Nicole, silahını yeniden doldururken.

Uluç, bu konuşmayı duymuştu. İçindeki alevleri daha da yoğunlaştırarak yaratığa doğru bir adım attı. “Onu bana bırakın. Onu jeneratöre doğru sürükleyeceğim!”

Yaratık tekrar Uluç’a yöneldi. Uluç, yaratığın dikkatini çekerken, alev kırbacını savurup geri çekilmeye başladı. Yaratık, öfkeli bir şekilde ona saldırmaya devam ediyordu. Uluç, onu adım adım jeneratöre doğru çekiyordu. Nihayet yaratık, jeneratörün tam önüne geldiğinde, Uluç son bir kez alevlerini topladı. Bu sefer tüm gücünü odakladı ve alev kırbacını yaratığın zırhının en zayıf noktasına, göğsündeki enerji kaynağına savurdu.

Alevler, yaratığın göğsünde patladı. O an yaratık bir anlığına duraksadı. İçindeki sistemler kısa devre yaptı. Jeneratöre bağlı kablolar parladı ve kıvılcımlar saçarak patlamaya başladı. Uluç son bir hamleyle geri çekildi. Nicole ve Kaan, siper alırken yaratık, enerji jeneratörünün yanında büyük bir patlama ile havaya savruldu.

Yaratık yere çarptığında, vücudundaki metal kablolar paramparça olmuştu. Uluç, ağır adımlarla yaratığın yanına yaklaştı. Alevler yavaşça sönmeye başlarken, yaratığın gözleri bir kez daha parladı. Ancak, artık tamamen işlevsiz hale gelmişti.

“Bu… bitti mi?” diye sordu Nicole, hala tetikteydi.

Uluç, yaratığa bakarak derin bir nefes aldı. “Evet, bitti,” dedi, ama gözlerinde hala bir huzursuzluk vardı. “Ama bu sadece bir tanesiydi. Daha fazlası olabilir.”

Kaan, patlamanın bıraktığı dumanların içinden çıkarak yanlarına geldi. “Başka ne kadar daha var bilmiyoruz, ama buradan çıkmamız gerek.”

Nicole, etrafa bakarak başını salladı. “Bu yer daha büyük bir şeyin parçası olabilir. Burayı tamamen kapatmadan gitmemeliyiz.”

Uluç, yaratığın hareketsiz bedenine son bir kez baktı. İçinde büyüyen bu gücü hissetti. Bu savaş bitmişti, ama biliyordu ki bu yaratıklar ve onları kontrol eden güçler sadece başlangıçtı. Daha büyük bir mücadele onları bekliyordu.

Ekip, bu savaşı kazanmış olsa da, önlerinde daha büyük bir savaş olduğunu biliyorlardı. Bu laboratuvarın ardında yatan gerçekler ortaya çıkana kadar, durmayacaklardı.

Laboratuvarın sessizliği artık huzursuz edici bir hâl almıştı. Hibrit yaratığı alt ettikten sonra, Uluç, Nicole ve Kaan odanın ortasında kısa bir süre nefeslerini toparlamaya çalıştılar. Patlamanın ardından tüplerin parçalanmış camları ve yerdeki enkaz hâlâ tütüyordu. Ancak zamanları daralıyordu. Bu yerin, yaratık üretiminden sorumlu daha büyük bir tesisin sadece bir parçası olduğunu biliyorlardı. Şimdi burayı yok etmek zorundaydılar, ancak bunu nasıl yapacaklarını hızla planlamaları gerekiyordu.

“Bir an önce bu yeri tamamen devre dışı bırakmalıyız,” dedi Nicole, gözlerini jeneratörün parçalarına dikerek. “Burası hâlâ aktif. Daha fazla yaratık üretebilecek sistemlerin olduğunu düşünüyorum.”

Uluç, ellerini kollarına dayayarak bir an için düşüncelere daldı. “Bu yerin kalbini bulmamız gerek. Ana kontrol merkezine ulaşmamız lazım. Jeneratörler bir süre sonra devreye girebilir ve daha fazla yaratıkla baş edemeyiz.”

Kaan, patlama sonrası oluşan küçük ekranlara göz gezdirdi. “Görünüşe göre bu yer, derinlere indikçe daha fazla enerji barındırıyor. Burası yüzeyde gördüğümüzün çok daha büyük bir kısmı.”

Nicole kaşlarını çattı. “Eğer ana enerji kaynağını bulabilirsek, bir patlama tetikleyip her şeyi yok edebiliriz. Ancak bunu başardığımızda buradan hızlıca çıkmamız gerekecek. Aksi takdirde biz de burada kalırız.”

Uluç başını salladı. “Tamam, nasıl bir plan yapalım? Ne kadar hızlı hareket edebiliriz?”

Kaan, ekranlarda dolanan verileri dikkatle incelemeye devam ederken, “Bu yerin bir ana enerji çekirdeği var gibi görünüyor. Oraya ulaşıp birkaç patlayıcı yerleştirebilirsek tüm sistemi yok edebiliriz,” dedi. “Patlama, tüm laboratuvarı yerle bir eder.”

Nicole bir süre düşündü ve ardından kararını verdi. “O zaman hemen başlayalım. Ana enerji çekirdeğine nasıl ulaşacağımızı bulduk. Ben ve Kaan patlayıcıları yerleştireceğiz, Uluç sen de çıkış yolu için hazırlık yap. Geri dönmemiz için gereken zamanı hesapla.”

Uluç başını sallayarak hızla etrafı inceledi. Çıkış yolunu belirlemek için jeneratörlerin çalıştığı tarafa doğru ilerledi. “Buradan çıkmanın en hızlı yolu patlamadan önce giriş koridoruna geri dönmek. Patlamalar başladığında, zaten içeride hiçbir şey kalmayacak. Yani harekete geçme süremiz çok kısa olacak.”

Nicole ve Kaan, çantalarından patlayıcıları çıkarıp hızlıca yerleştirmeye başladılar. Nicole, duvarlardaki kablolara bağladığı patlayıcıları dikkatle sabitlerken, Kaan ise enerji merkezine yakın olan bölgelere patlayıcı yerleştiriyordu. Her şey dakikalar içinde son bulacaktı, ama o dakikalar hayatiydi.

“Kaan, her şey hazır mı?” diye sordu Nicole, son patlayıcıyı duvara sabitleyip geriye çekilirken.

Kaan başını salladı. “Evet, her şey yerinde. Geriye sadece harekete geçirmek kaldı.”

Uluç, geri dönerek ekibe katıldı. “Güzel, şimdi çıkmamız gerek. Patlayıcıları tetikledikten sonra hızla buradan çıkmalıyız. Zamanımız kısıtlı.”

Nicole, detonatörü eline alarak ekibe baktı. “Hazır mısınız?”

Herkes başını salladı. Nicole, düğmeye bastı ve geri sayım başladı. “Hadi çıkalım!”

Ekip, hızla geriye doğru koşturmaya başladı. Her adımda kalp atışları hızlanıyor, yer altındaki bu devasa tesisin kendileriyle birlikte yok olacağı bilinci onları daha da hızlandırıyordu. Koridorlar boyunca ilerlerken, artık her şeyin bitmesine çok az kalmıştı. Ancak bu kolay olmayacaktı.

Son koridoru geçtiklerinde çıkışa yaklaştılar. Patlayıcıların etkisiyle tesisin içinden gelen düşük titreşimler artık daha güçlü hissediliyordu. Zamanları tükeniyordu. Uluç, önden çıkışa yaklaşıp kapıyı açtı.

Ama tam o anda, çıkışın önünde bir gölge belirdi. Loş ışıkların altında parlayan mavi zırhlı, devasa bir adam, ellerinde devasa bir çekiçle kapının önünde duruyordu. Adam, sessizce ekipten gözlerini ayırmadan onlara doğru bakıyordu. Zırhı, neredeyse parlayarak odadaki bütün ışıkları yansıtıyordu. Uluç, içindeki alevleri kontrol etmek için elini sıktı, ama bu adam karşısındaki en büyük tehdit gibi görünüyordu.

Adam, çekiçle yere hafifçe vurdu. Geriye doğru bir adım attı ve soğuk bir sesle konuştu: “Bu kadar kolay kurtulabileceğinizi mi sandınız?”

Nicole, tüfeğini kaldırarak geri çekildi. “Bu da ne böyle?”

Uluç, mavi zırhlı adamın gözlerine baktı. Gözlerinde bir öfke ve intikam parıltısı vardı. “Ne istiyorsun?” diye sordu.

Adam, hafif bir gülümsemeyle başını eğdi. “Siz, sadece başlangıçsınız. Şimdi de benimle yüzleşeceksiniz.” Elindeki çekici bir kez daha kaldırdı. O anda odada bir gerilim dalgası yayıldı. Patlamaya saniyeler kala, bu adam onların karşısındaki yeni tehditti.

Bölüm, ekibin donmuş bir şekilde bu yeni düşmanla karşı karşıya kalmasıyla sona erdi.

Yorumlar

Bir yanıt yazın

Ayarlar

×

Bölümler

×

Metin Raporla