John yerden kalktı düşünceli bir şekilde içinden az önce gördüklerim gerçekten rüyaydı değil mi dedi eve doğru ilerlerken ama daha önce bu kadar gerçekçi bir rüya görmemiştim dikkatli olmalıyım ama neye karşı belki de fazla abartıyorum altı üstü kötü bir rüya işte dedi ve boş vermeye karar verdi içeri girip sofraya oturdu ama aklı hayla gördüğü kabus ta idi neden bilmiyordu ama onu rahatsız eden bir şey vardı bu rüyada düşünceleri içinde kaybolmuşken Annesi sesi ile kendine geldi
John John beni dinliyor musun ?
Ha ne oldu anne bir şey mi söyledin dedi
Evet Allah aşkına aklın Nerede bu gün senin oğlum bir kaç dakikadır sana sesleniyorum Akademi hakkında bir şey sordum sana Akademi giriş sınavına baban seni de yazdı haberin olsun dedim dedi John bir kaç dakika öylece sesiz kaldı hiç beklemediği bir anda gelmişti haber
Gerçekten mi ama babama sorduğumda paramız yok demişti dedi
Evet ama sen ile konuştuktan sonra pişman oldu kendi babası da ona akademi gitmesine izin vermemişti aynı hatayı tekrar ediyormuş gibi hissetmiş bu gün parayı akademi giriş sınavına yatırdı bu gün akşam köyün diğer çocukları ile kahraman Serena torunlarının korumasında Başkent Anka ya gideceksin dedi John sevindiği yüzünden beli oluyordu ama henüz haberi yoktu ama bu gün sıradan hayatının son günü olduğundan habersiz bir şekilde yemek yemeğe odaklandı
Abi bana söz vermiştin bu gün balıkları almaya gidecektik dedi
Biliyorum kardeşim unutmadım gideceğiz zaten akşam olmadan bir sürü balık ile geri döneceğiz dedi sırıtarak bunu duyunca Luna güzel dedi kahvaltı yaptılar kahvaltı biter bitmez Luna nın isteği üzerine John ve Luna annelerine söyleyip evden çıktılar olta ile birlikte bir kaç saatlik yürüyüşün ardından ulaştılar John büyük kaya oturdu ve olatayı suya attı kardeşler sohbet ediyor ve balığın gelmesini bekliyorlardı
Abi bana beş kahraman hakkında tarihi bir olay daha anlat dedi Abisin Tarih bilgisi ve ona anlatması çok hoşuna gidiyordu John kardeşini kırmamak için ve kendisi de anlatmayı sevdiği için başladı anlatmaya tam ortasında Luna Abisini durdurdu ve Tolet gitmesi gerektiğini söyledi
Sen gidip bir ağacın altına yap ben seni burada bekliyorum dedi Luna seri bir şekilde ilerleyerek bir Ağacın altına ilerledi John ise oltaya takılan balığı yakalamaya uğraşmaya başladı bir kaç dakikalık uğraştan sonra yakalamayı başardı Ama ormanın aşırı sakin olması ve kardeşi Luna nın bir kaç dakikadır olmayışı dikkatini çekmeye başladı kardeşi Luna nerede idi bu kadar uzun süren ne işi olabilirdi diye düşünürken aklına sabah gördüğü o kabus tekrar aklında canlandı istemsizce o mağaraya doğru baktı kardeşi o Mağaraya gitmiş olabilir miydi ama neden gitsin ki oraya gitmemesi gerektiğini biliyordu ama ya gitti ise oraya diye düşünürken Luna yı gördü orada girişin başında içeri giriyordu John hemen koşarak mağaranın girişine ilerledi ve bir an bile düşünmeden içeri daldı Ama işin aslı Luna orada değildi mağaradan çok uzakta bir ağacın altında idi Abisini mağaraya girerken görmüştü ve onunda toletinin geldiğini düşünmüştü bu Sırada karanlık mağara da ilerlemeye başladı etrafına bakınarak ilerlemeye bir süre sonra gözleri karanlığa alıştı mağaranın içinde on sütun vardı ve üzerlerinde ise meşaleler yerleştirilmişti tam karşısında ise yuvarlak taştan bir kapı vardı üzerinde okuyamadığı bir dilde yazlılar çeşitli semboller vardı kapının tam önünde ise demir bir tas ve bıçak duruyordu ve sanki yazılar ve semboller bilerek boş bırakılmış gibi Duruyordu
John yazı dikkatlice incelerken yine aynı sesi şeytani sesi duydu Ey gücü Arzulayanlar aradığınız Şey bu kapının ardında gizli yüreğiniz varsa girin diyordu bu sefer John aldırış etmeden etrafına bakınmaya başladı güçlü olmak istiyordu ama buraya bunun için gelmemişti onun derdi şuanda kardeşi Luna idi ve burada yoktu tam çıkışa doğru gitmek üzere iken kardeşinin o incelediği kapının arkasından duyuldu
Yardım et Abi diyordu John hemen kapının önüne gidip inceleme başladı bu şey neydi nasıl açılır zere kadar fikiri yoktu ses de bunu fark etmiş olacak ki tekrar konuştu gücü arzu edenler kendilerinden bir şey sunmalı kapıya dokunmalıdır ve bunu yaparken de Valarion Serathum demelidir dedi John gözü kase ve bıçağa doğru kaydı eline bıçağı aldı bekle beni kardeşim dedi elini o bıçak ile kesti kanı kaseye doldu oradan kanı kapıya sürdü büyülü sözleri söyledi kapı haraket etti sütünlar daki meşaleler tek tek yandı John sakin adımlarla ile içeri girdi içeride büyü bir çemberin içinde bir tabut duruyordu tabutun üzerinde III şeytan kral Diablo yazıyordu John etrafta Luna var mı diye bakarken Luna nın sesi arkadan geldi
Abi sen ne yapıyorsun burada neden yasak mağaraya girdin hadi gi derken bir anda sözleri kesildi havaya kalktı eleri boynunda sanki boğluyor gibi duruyordu ama etrafta kimse yoktu bu nasıl olabilirdi kurtarmaya çalışıyordu ama bir işe yaramıyordu bu sırada o şeytani ses duyuldu Eğer kardeşin yaşasın istiyorsan dediklerimi yap dedi sesinde öldürme güdüsü ile dolu idi
Tamam yapacağım kardeşimi bırak dedi
Önce dediklerimi yap dedi
John cevap vermedi
Şimdi tabutu aç kanını cesede akıt ve Kaosun derin sularından yükselen, karanlığın ve ışığın dansında doğan her şey, şimdi evrenin kalbini ateşle yaksın. Yıkımın ve yaratımın çığlıkları, yıldızların ötesine taşsın; göklerde yankılanan sonsuz bir güç uyansın. Zamanın zincirlerini kırarak, kaosun rahminden yeniden var olan, ebedi döngünün öfkesiyle parlasın. Yıkılanın külleri, doğacak olanın çığlığı olsun. Düşen yıldızlar kadar vahşi, rüzgarın sırrı kadar özgür: Zal’Kareth Umbras Narthelion!” dedi
John dediklerini aynen yaptı tabutu açtı kanını akıttı ve sözleri söylemeye başladı Kaosun derin sularından yükselen, karanlığın ve ışığın dansında doğan her şey, şimdi evrenin kalbini ateşle yaksın. Yıkımın ve yaratımın çığlıkları, yıldızların ötesine taşsın; göklerde yankılanan sonsuz bir güç uyansın. Zamanın zincirlerini kırarak, kaosun rahminden yeniden var olan, ebedi döngünün öfkesiyle parlasın. Yıkılanın külleri, doğacak olanın çığlığı olsun. Düşen yıldızlar kadar vahşi, rüzgarın sırrı kadar özgür: Zal’Kareth Umbra Narthalion! dedi John hatta yapmıştı Zal’Kareth Umbras Narthelion kelmesini yanlış söylemişti dili dönmediği için ve bunun sonucu olarak
Hayır sen geri zekalı ne yaptın sen dedi ama john sadece hayır sesini duymuştu ruhu bir anda bedenden çıktı beden yere yığıldı o an ruhu beden çıktığında kendisi ile konuşan kişi gördü bu kişi bir ruhtu ve anlında iki tane uzun boynuzu kan kırmızısı gözleri olan kuyruklu bir kadın vardı öldürecek gibi bakıyordu
Mal ne yap derken birden iki ruh bir birine doğru çekildi bir birinin içine girdi ruhlarının şekilli bozuldu çayın içinde eriyen şeker gibi ruhlar bir birine karışmaya başladı bu işlem çok acı verici idi vücudundaki tüm kemikler kırılırken birisi ses tellerinin yok edilme acısı aynı anda yaşıyormuş gibi hissediyordu iki ruhun şekilleri geri dönülemez şekilde bozuldu artık iki beyaz şey haline geldiler ruhlar birleşip yeniden tek ruh haline geliyordu bu işlemde tabiki eşit derecede açı verirken Luna abisinin bedenin başında durmuş endişeli bir şekilde abisi John uyandırmaya çalışıyordu hemen tepesinde ise iki ruh ölesiye açı çekerken üç saatin sonunda ruhların birleşmesi bitti iki ruh birleşerek tek bir ruh haline geldi ve bedene girdi Artık tek beden iki ruhun birleşimi bir ruh bu bedende yaşıyordu
Yorumlar